Yıldızlar dünyası bugüne kadar sürü sepet reklam aşkı yaşadı. Bu amaçla onlarca çift biraraya geldi, fakslarla ayrıldı... Ancak bugüne kadar tersini uygulayan olmamıştı. 18 yıldır büyük aşk yaşayan Muhterem Nur - Müslüm Gürses çifti ayrılacaklarını açıkladılarında koro gibi hep bir ağızdan "Büyük aşk bitiyor mu?" diye sorar olduk. Aşksız, sahte ve yalan sevgilerle dolu şu dünyanın örnek çiftiydi onlar. Öyküleri, aşka inanmayan en katı yürekleri bile dize getirir cinstendi. Yazar Ayşe Düzkan bu ayrılığın ardından GazetePazar'daki köşesinden şöyle sesleniyordu: "birbirlerine vefa, kıymet, emek vermişlerdi. bir kadınla bir erkek arasındaki ilişkiyi aşk kılan her şey vardı onların arasında." Ayrılık basında Muhterem Nur'un açıklamalarıyla yer aldı: "Evi terk edecek olan Müslüm Gürses'tir. Ayrılmamızın nedeni bir kadın değil. Müslüm Bey'in bazı huyları beni çileden çıkarıyor." Muhterem Hanım'ın canını sıkan bu huyların Gürses'in bir türlü kurtulamadığı sigara ve içki alışkanlığı olduğu söylendi. Derken kulaktan kulağa bir fısıltı yayılmaya başladı. Önce inanamadık! Dürüstlüğün, aşkın, sadakatin temsilcisi Müslüm Baba dillere destan aşkını, Unkapanı piyasasının çarkına kaptırmıştı. Amaç, yakında piyasaya çıkacak olan "Garibim" kasetinin çok sattırılmasıydı. Senaryo gereği eşi tarafından terk edilmiş Müslüm Baba bir garibi oynayacaktı. Nasıl? Sürpriz ayrılık, milyarlık kaset promosyon harcamalarından daha ucuz ve kolay değil mi? Gelelim devlerin aşk hikayesine...
Olga'dan Muhterem'e...
Muhterem Nur 1938'de bir manastırda doğdu. Gerçek adı, Olga'ydı. Babasını ve annesini tanımadı. Ona 'teyze' dediği bir kadın baktı. 1942'de Yugoslavya'dan Türkiye'ye, bir kamyonun altında gizlenerek geldi. Türkiye'de verilen yeni nüfus kağıdına göre adı Muhterem Kısa'ydı. Ufak tefek görüntüsü ve sempatik tavırlarıyla çevresini büyülüyordu. 14 yaşına geldiğinde Eyüp'te bir dokuma fabrikasında işçi olarak çalışmaya başladı. Bir gün Beyoğlu'nda gezinirken "Kara Efe" adlı filmde oynaması için teklif aldı. Henüz 15'indeydi. "Zeynep'in İntikamı" adlı ikinci filminde başrol oynadı. Film, gişe rekorları kırdı. "Üç Arkadaş", "Ateşten Damla", "Kezban"la zirveye oturdu. Bir süre ünlü yönetmen Memduh Ün'le büyük aşk yaşadı. İlk evliliğini o yılların oyuncularından Işın Kaan'la yaptı. Bu evliliği iki yıl sürdü. Yönetmen ve yapımcı Yılmaz Duru ile yaşadığı aşk da onun için önemliydi. Cihat Aşkın'la nişanlandı, ama evlenemediler. 1950 yılından itibaren yapımcı Ümit Utku'yla 8 yıl süren büyük bir aşk yaşadı. Nur'un sonraki aşkı, meslektaşı olan Efkan Efekan'dı. Kısa sürede aşkları ve filmleriyle efsane kadın oldu. Setten sete koşuyor, gününü gün ediyor, parasını su gibi harcıyordu. Çoğu kez kazandığını sevgililerine verdi. Birçok defa da filmlerden parasını alamadı. Derken efsane kadınla ilgili tatsız haberler çıkmaya başladı. "Muhterem Nur'un evine haciz geldi" başlıkları gazete sayfalarında yer aldı. Paralar suyunu çekti, çevresinde pervane olanlar artık yoktu.
1965'ten sonra dansözlük ve şarkıcılık yaparak Anadolu'yu dolaşmaya başladı. Bu, efsane kadının bitişi olacaktı. "Muhterem'in sonu Cahide Sonku gibi olacak" yorumları yapılmaya başlamıştı bile.
Bir yıldız doğuyor
Müslüm Gürses 1953'te, Urfa'da doğdu. Bir röportajında kendisini şöyle anlatmıştı: "İlkokulu bitirdim. Gerisi mort. Adana'da damda yatarken uzun hava okudum. Komşu oğlu Mustafa halkevine gidiyordu. Ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu'nda sanatçı oldum."
Sahneye ilk kez Adana Aile Çay Bahçesi'nde çıktı Müslüm Gürses. 1968'de plak yapmak için İstanbul'a geldi. İlk kaseti 300 bin sattı. Diğerleri bu rekoru aştı. Ona göre hayran kitlesinin büyümesi ruhlara tercüman olmasından ileri geliyordu. Bunu, "Yaşanan bir gerçek var. Ben bu gerçekleri söylüyorum. Adamın hoşuna gidiyor. Entel takımı da dinliyor," sözleriyle açıkladı.
Büyük aşklar kavgayla başlar
1981'de Malatya'ya bir turne düzenlendi. Kadroda, eski yıldızlardan Muhterem Nur ve milyonların sevgilisi Müslüm Gürses de vardı. Nur, elinde avucunda ne varsa kaybetmiş, yaşlanmış, yalnız kalmıştı. Şarkı söyleyerek üç kuruş kazanıyor, kötü bir evde oturuyordu. İntihar girişiminde bulunmuştu. Bunalımın eşiğindeydi. Gürses ise 'arabeskin kralı' lakabını yeni kazanmıştı.
Derken sahne günü geldi. "Önce kim çıkacak?" tartışması yüzünden Gürses ve Nur koridorda bağrışmaya başladılar. Öncelik Muhterem Nur'a verildi. Kavganın ardından arkadaşlık, sonra da aşk geldi. Yıldızlar dünyası bu aşkın çabuk biteceği yolunda kehanetlerde bulunuyordu. Yorumlar şöyleydi: "Hem şöhretli hem de delikanlı. İstediğini alır. Günden güne çöken bir kadında ne bulabilir ki? Bu aşk değil. Çabuk biter."
Aralarında 23 yaş fark vardı. Derken Muhterem Nur, Müslüm Baba'nın evine yerleşti. Günler, aylar geçti. Nur bir gün beklenen açıklamayı yaptı: "Mazimde olan mazimde kalmıştır. Müslüm'ünki de öyle. Kendimi ana ocağından yeni çıkmış, ilk defa Müslüm'e gelmiş gibi görüyorum. Müslüm de öyle diyor."
Çift, 1985'te evlendi. Muhterem Nur hayatını "Müslüm'den önce, Müslüm'den sonra" diyerek ikiye ayırdı; "Allah bana 'sonradan gül' demiş. O benim için bir piyango gibi."
Gürses'in duyguları da tıpkı şarkılarındaki gibiydi: "Allah ikimizi birbirimiz için yarattı".
Onlar ersin muradına. Biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düştü. Biri Müslüm Baba'nın, biri Muhterem Hanım'ın biri de bu reklam ayrılığını tezgahlayan 'imaj maker'ın başına!
Cuma Mayıs 11, 2007 3:57 am